Makale

Kazablanka Aktarmalı Marakeş

Marakeş ve Kazablanka, Fas’ın iki önemli turistik şehri. İstanbul’dan Marakeş’e direkt uçuş yok. Önce Kazablanka’ya, oradan yaklaşık 5 saatlik bir otobüs yolculuğu ile Marakesh’e varıyorsunuz. Türkiye çıkışlı turlar Kazablanka’ya genellikle 2. Hasan Camisi’ni görmek için uğruyor.

Yazı ve Fotoğraflar: Ömer SOYLU

“Beyaz ev” anlamındaki Kazablanka, tarihi özelliklerini büyük ölçüde modernleşmeye kurban etmiş bir şehir. Atlantik kıyısında olması ve muhteşem 2. Hasan Camii dışında Kazablanka sıradan 3. dünya şehirlerinden biri.

2. Hasan Camii görülmeye değer bir yer. Müthiş bir mimari tasarımla yapılmış. Aynı anda 100 bin kişinin namaz kılabildiği bu cami, dünyanın en büyük 3. camisi. 200 metrelik minaresi ise dünya rekortmeni. Okyanusun üzerinde  inşa edilen caminin tavanı açılabiliyor.

Gelelim Marakeş’e... “Kızıl ev” anlamındaki Marakesh ise tarih öncesi çağlarda saklanmış, günümüze arkeolojik bir kazı ile çıkmış gibi. Kurtuba Camii bütün ihtişamı ile sizi yüzyıllar öncesine taşırken, Ortaçağ Endülüs film sahnesininden farksız Jemaa el-Fna Meydanı sizi hayrete düşürüyor. Meydan, Marakesh halkının eğlence ve özellikle akşam saatlerinde vakit geçirme yeri. Bu gelenek yüzyıllardır bütün canlılığı ile devam ediyor. Yerel müzisyenlerden yılan oynatıcılarına, seyyar mutfaklarda sunulan Fas yemeklerinden oryantal dans sunumlarına kadar gerçek bir şölen sizi attığınız her adımda içine çekiyor. Üstelik bu şölen her gece aksamadan devam ediyor. Gündüz daha çok turistlere yönelik gösteriler yapılırken, gece turistler çekiliyor ve yerel halkın gelmesi ile meydan gerçek kimliğine bürünüyor.

Jemaa el-Fna Meydanı’nın arkası ise şehrin ticaret merkezi. Farklı ürün gruplarının sarıldığı 18 farklı çarşıdan oluşuyor. Bu çarşılardan her birinin büyüklük olarak İstanbul’daki Kapalıçarşı’ya denk olduğunu söylemek mümkün.

Jemaa el-FNA Meydanı’nda özellikle akşam saatlerini mutlaka bekleyin. Eğlence ve kalabalık, gün batımından sonra zirve yapıyor. Meydana en hakim noktadaki Cafe de France’ın terası hem meydana hakim bir bakış açısı sunuyor hem de kahveleri oldukça lezzetli.

Marakesh, Atlantik kıyısında sırtını Atlas Dağları’na dayamış bir şehir. Atlas Dağları’nın arkası büyük Sahra Çölü. Şehrin arka caddeleri eskiye ait tüm özellikleri ile günümüze gelirken, Atlantik kıyıları süper lüks oteller ve dünya çapında ünlülerin villaları ile dolmuş.

Uzun süre Fransız sömürgesi olan Fas’ta sokaktaki insanların çoğu Fransızca’yı ikinci dil olarak kullanıyor ve hayatını Fas’ta sürdüren Fransız vatandaşları ile her yerde karşılaşabiliyorsunuz.

Jacques Majorelle 20. yüzyılın ortalarında Marakeş’te yaşamış bir Fransız ressam. Bitki ve çiçeklere de meraklı olan Majorelle, evinin bahçesinde binlerce farklı tür bitki ve çiçek yetiştirdikten sonra orayı bir botanik bahçesine dönüştürmüş. Majorelle’nin ölümünden sonra bakımsızlıktan yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan bahçeyi meşhur Fransız tasarımcı Yves Saint Laurent satın almış ve bahçe içindeki bu evde yaşamaya başlamış. Hatta YSL bu evi ve bahçeyi o kadar sevmiş ki öldükten sonra küllerinin bu bahçeye gömülmesini vasiyet etmiş.

Fas mutfağı et ağırlıklı bir mutfak. Bizim güvecimizi andıran “tajin” en sık göreceğiniz pişirme yöntemi. Her köşe başında tajin ile yemek pişirip sunan seyyar mutfaklar görüyorsunuz. Tajinde pişen yemekler gerçekten çok lezzetli. Mutlaka denemelisiniz. Marakeş sokaklarında bizi en çok hayrete düşüren şey, Salyangoz Çorbası satan seyyar satıcılar oluyor. Fransız sömürge döneminden miras kalan bu yemek günümüzde Fas halkı arasında hayli popüler. “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” benzetmesini yapan kişi Fas’ı ziyaret etmemiş olsa gerek. 

 

 

Etiketler: kültür, fotoğraf

Yazdır