Makale

Fotoğraf ve Sokak Fotoğrafçılığı Üzerine Notlar

Teknoloji ne kadar sofistike olursa olsun, iyi bir fotoğraf, ilginç konu, iyi kompozisyon, ışık farkındalığı ve pozlama üzerine yoğunlaşan usta fotoğrafçının gözüne bağlıdır. Fotoğrafçı, var olan ışığı en iyi şekilde kullanmalıdır. Elverişsiz ışık koşulları yoktur, fotoğrafçının karşılaştığı zorluklar vardır. Fotoğrafın kitlelerce anlaşılmasına, yaygınlaşmasına ve sevilmesine yönelik katkımız olduğu müddetçe iyi fotoğraflar hep var olacaktır.

Yazı ve Fotoğraflar: Tanın Helvacı

E-mail: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

İlk Fotoğraf Nasıl Çekildi

Tarihteki ilk fotoğraf, 1826’da Joseph Niepce tarafından 8 saat süren bir pozlama sonucu çekildi. Fakat Louis Daguerre, çektiği bir fotoğrafla başvurduğu Fransız Bilimler akademisinde Arago tarafından açıklanarak, 19 Ağustos 1839 yılında tarihe geçen ilk fotoğrafçı oldu. Plaka üzerine görüntü sağlamaya yarayan bu tekniğin adı Daguerretype idi ve tek kopya olması en büyük kusuruydu, matbaalarda çoğaltılamazdı.

Daguerre bir ressamdı ve resimlerin ön çalışmasında kullandığı bu yöntemin varlığı, ressamları önceleri korkuttu. Çünkü fotoğraf, bir ressamın yapacağı tablodan daha hızlı, daha ucuz, daha realist imal edilebilen bir teknikti. Başlangıçta fotoğrafın, resmin önüne geçeceği düşünülse de resmin sanatsal bir olayı, fotoğrafın ise bir ayna vazifesi görüp olayları kaydetmesi, iki dala farklı anlamlar yükledi. Resim bir sanat dalı iken, fotoğraf tartışıldı. Louis Daguerre Fransa’da, William Henry Fox Talbot ise İngiltere’de bu tekniğin ilerlemesine katkı sağladı. Talbot aynı zamanda, 1842 yılında ticari amaçla çalışan ilk fotoğraf atölyesini kuran isim oldu. 1842’de pozlama süreci 1/25 saniyeye kadar düştü.

Fotoğrafçılığın Önemli Tarihleri

Yeni teknikler geliştirildi ve 1881 yılında KODAK ilk filmli makineyi üretti. İlk Leica fotoğraf makinesi de 1914 yılında üretildi. 1917’den sonra adı NİKON olarak değişen Nippon fotoğraf makinesi Japonya’da üretildi. 1934’de Fuji Film kuruldu, 1938 yılında da makine üreticileri arasına katıldı. 1925’te Macar fotoğrafçı Andre Kertesz Paris’te, 11 yıl sürecek fotoğraflama maratonuna başladı. 1936 yılında LIFE dergisi, foto-jurnalizm okuluna dönüştü. Fotoğraf makine markaları sayısı hızla arttı. 1947 yılında Henri Cartier-Bresson ve arkadaşları tarafından Magnum fotoğraf ajansı kuruldu.

İlk Dijital Makine Sony’den                                                                                                

1981’de Sony, sayısal (dijital) fotoğraf makinesi üretimine başladı. Bu zamana kadar geçen süreçte, fotoğrafta teknik hâkimdi. Bütün kitaplar, dergiler, fotoğrafın tekniği ile (kimyasal ilaçlar, Agrandizör, karanlık oda) ilgiliydi. 1980’lerden sonra dijital fotoğraf makinesinin ilerlemesi ile teknik ve estetik dengesi oluştu. Kendisine fotoğrafçı diyen çok sayıda insan çıktı ortaya. Ve bu dönem, fotoğraf için mücadele yılları oldu. Gerçi fotoğraf çeken fotoğrafçıdır ama bu tanımın içinde, fotoğrafçılığı meslek edinenler (moda, belge, mimari, editöryal, röportaj vs.) olduğu gibi, fotoğrafı sanatsal ifade biçimi olarak gören amatörler de vardı. Ve böylece fotoğrafın anlatım aracı özelliği ortaya çıktı.

Fotoğraf, böylece savaşların son bulması ve toplumsal sorunların araştırılması, bu sorunların düzeltilmesi yönünde kullanılmaya başlandı.

Artık Fotoğrafın Ruhu Var

Zaman geçtikçe, hayata bağlı, kitap okuyan, müzik dinleyen, sinemaya giden, yani kültürel hayatın içinde olan ve bu bakış açısıyla fotoğrafa yön veren fotoğrafçılar ortaya çıktı. Böylece, fotoğrafın sadece görsel bir şov olmadığı anlaşıldı. Bugün dijital makinelerin çoğu, fotoğrafın teknik yönünü belirli ölçülerde halletmiş görünüyor. Yani fotoğrafta belirleyici ölçü artık estetik duygusu ve temadır. Kötü fotoğrafı şimdilerde daha iyi ayıklayabiliyoruz. Gerçekten iyi fotoğrafın bir kombinasyon olduğuna inananlardanım. Işığın uygun ve iyi kullanımı, kompozisyon, konu, katmanlar, netlik ve detayların kombinasyonu... Fakat en önemlisi izleyicide duygu uyandırmasıdır. Artık yüzlerce yüksek teknikte elde edilmiş fotoğrafın yerine, duygusu yüksek fotoğraf vardır. Fotoğraf, onu çekenin ruhsal yapısıyla, objektifin önündeki gerçekliğin etkileşimidir. Fotoğrafı fotoğraf yapan, içindeki duygudur artık.

İyi Fotoğraf Nedir?

Estetik ve kompozisyon kurallarına uygun fotoğraflar güzel fotoğraflardır.

Estetik güzeli konu alır. Ve sanatta güzel, çoğunlukla iyi ve doğru olana yeğlenir.

İyi fotoğraf sanat yönü yüksek, yaratıcı, düşündüren, altında bilgi birikimi ve hayata bakışı sağlam temellendirilmiş fotoğraflardır. Fotoğraf içinde bir hikâye barındırmıyorsa tekniği güçlü bir fotoğraf, sadece güzel bir fotoğraf olarak anılır. Fotoğrafta teknik içeriğin önüne geçmemeli, içeriği doğru bir biçimde desteklemelidir.

Hikâyesi olan fotoğrafı yakalamak, bir kültür ve dünya görüşünün ifadesidir. Fotoğraf makinesinin tüm bunları başarıyla kaydeden sadece bir araç olduğunu unutmayalım. Bu nedenle fotoğraf makinemizin marka ve modelinin pek bir önemi yoktur. Kim, hangi makineyi seviyorsa onu kullanabilir. Bazı fotoğrafçılar hikâyeyi tek bir görüntü ile ustaca nasıl anlatacaklarını bilir.

Bir fotoğraf, anlattığının ötesinde düşündürmeyi ve yaratıcılığı da içeriyorsa, işte o zaman güçlü bir yapıya sahip demektir. Önemli olan doğru bir hikâyeyi anlar üzerinden ustalıkla anlatmak…

Duygu ve İçerik, Tekniğin Önüne Geçti         

Sokak fotoğrafçısı hikâyesini anlatırken, üçte bir kuralına, simetriye, çerçeveye, yani kompozisyona da asgari ölçülerde uymak zorundadır. Bunlar iyi bir sokak fotoğrafının ölçütleridir. Fakat şimdilerde, tekniği doğru olan bir fotoğrafın yerine, tekniği olmayan, duygu ve içeriğe sahip fotoğraflar daha makbul gibi görünüyor. Sokak fotoğrafçılığı meşakkatli ama verimlidir, öğreticidir, sabır, sıkı çalışma ve cesaret gerektirir. Hayatın ta içinde, manzaranın devinen bir parçası olmak, yürümek, yürümek…

Çok fotoğraf çekmek yerine, fotoğraf yorumu geliştirir meraklısını. Şehre her dokunuşunuzda, çektiğiniz objeye duygu katarsınız. Son zamanlarda fotoğraf grupları, sokak fotoğrafçılığının yeni rengi fakat yüzlerce kişiyle aynı anda değil tabi. Daha kompakt gruplarla, dayanışmayla, fikir alışverişiyle çekilen, içine kurguyu da dâhil eden fotoğraflamalar popüler ve dikkat çekici.

Gezerken Fotoğraf Çekmek Değil, Fotoğraf Çekerken Gezmek

Sokakları turlarken turist gibi değil, fotoğrafçıyı bekleyen en özel karelerin peşinde, dikkatli bir avcı gibi koşturmak gerekiyor. Yani gezerken fotoğraf çekmek yerine fotoğraf çekerken gezmek… Sokakta her an herhangi bir fotoğrafa hapsedilebileceği için, basit ekipmanlarla ve geniş açı tek objektifle dolaşmak iyi fikir. Bu basit yöntem ekipmana değil, fotoğrafa odaklanmanızı sağlar. Önceleri konuya yakın olmak için tele lensler kullanırdık. Fakat şimdi 24mm ile yakınlaşıp, bir metreden fotoğraf çekmenin, yani fotoğrafın içine girmenin daha doğru olduğuna inanıyorum. Bunu yaparken de insanlara saygılı davranmayı önemsiyorum, önce onların arasında kayboluyorum. İletişim kurduğum insanların beni yakın ve zararsız gördüğü anda hikâyelerini oluşturuyorum. Sokakta birisi fotoğrafının çekildiğini fark ederse gülümseyin ve başınızla teşekkür edin. İstemiyorsa da çekmeyin, ısrarcı olmayın, çok dikkatli ise fotoğrafı gösterin. Sanat kendini sevdirmenin bir yoludur, sokaklarda fotoğraf çekmek size haz veriyorsa, fotoğrafı severek çekelim.

Fotoğrafçı aceleye gelmez ama çok hızlı olmalıdır. Fotoğraf makinesinin bizden hızlı düşünmesine fırsat vermemek gerekir. İyi bir fotoğrafçı gördüğünü çekmez, çekeceğini görür. Fotoğrafçı gördükleriyle yüzleşendir. Kameranıza hâkimseniz, sokaklara da hakimsiniz demektir. Anı yakalamanın özeti budur işte.

Sokak Özgürlüktür; Kurgu, Büyüyü Bozar                                                         

Sokak fotoğrafçılığı teknik öncelikli değildir. İnsanları, canlıları ve nesneleri fotoğraflarken bir düzen ya da düzenlilik aranmaz; rastgele anlar daha öne çıkar. Sokak özgürlüktür ve doğaldır, fotoğrafçı da bu özgürlüğü resmeder bir bakıma. Çekilen pozlar da doğal olmalıdır, kurgu, poz verme, poz isteme, sokak fotoğrafçılığının nesnesi değildir. Sokağın da çekilen fotoğrafın da büyüsü bozulur o zaman. Sokak fotoğrafçılığının tüm ana fikri, olanı göstermesidir.

Sokakların kalabalıkla özdeşliği de düşünüldüğünde; fotoğrafçının çektiği karelerin bir mesaj içermesi kaçınılmazdır. Sokaktaki renk cümbüşünü fotoğraflarken siyah-beyaz bakmak da yaratıcılığı artıran bir unsurdur. Sadelik halim, selim, renk, tercihtir. Herkesin gezip gördüğü yerden ziyade alternatif güzergâhlara yönelmelidir sokak fotoğrafçısı. Meraklı olmalıdır, yeni yerler, yeni çekici insanları keşfedebilmeli ve onlarla sıcak ilişkiler kurabilmelidir.

Sokak Fotoğrafı Belgesel Fotoğraf Tadında Olmalı

Sokak fotoğrafçılığı insanları günlük ortamında belgelemektir. Sinema izlemek, sokak fotoğrafçılığında yaratıcı düşünceye kapı açar. Fotoğraf çeken, bir bakıma dünyaya bakışını da ele verir.

Sosyal bir faaliyettir sokak fotoğrafçılığı; yeni yerler, yeni insanlar keşfetmenizi sağlar. Başta geniş açı bir lensle çıkın sokağa dedik ya hani; bu tercih sizi sokakta olup bitenle kaynaştırır. Tele objektiflerle sokak fotoğrafçılığı olmaz; sizi, dolayısıyla da çekeceğiniz kareyi duygudan uzaklaştırır. Bir belgeselcidir de aynı zamanda sokak fotoğrafçısı; tarihe, çektiği kar notlar düşer.

Refleks Estetikle Buluştuğunda…

Sokakta fotoğraf çekerken manüel mod yerine, çoğu zaman hareketi fotoğraflayacağınız için enstantane öncelikli mod ve otomatik ISO tercihi yapın. Sokak fotoğrafçılığının öncüsü Henri Cartier Bresson’un dediği gibi, “Anı etkilemeden onu beklemek, geldiğinde hazır olarak, düşünmeden deklanşöre basmak” gerekir. Magnum Photos üyeleri bu ilkeyi, kurucusu Bresson’un yolunda sürdürüyor bugün. Fotoğraf çekmeyi bir refleks haline getirip, buna estetik kaygıyı da eklersek, ortaya harika fotoğraflar çıkacaktır. Üstat Bresson, 95 yıllık ömrüne fotoğrafçılığı, ressamlığı, edebiyatçılığı ve sinema yönetmenliğini sığdırdı ve sözü edilen her sanatın ustalarından biri olarak tarihe geçti.

Ekipmana Değil, Gezmeye Harca

Sokak fotoğrafçısı ekipmana kafa yormaz, parasını gezmek için harcar. Flaş kullanmayan sokak fotoğrafçısının fotoğraf makinesi de hafif olmalı. Mütevazı kılık kıyafet, kalabalıklar arasında göze batmamayı, daha rahat hareket etmesini sağlar. Sokak fotoğrafçısı spora çıkar gibi giyinir, antrenman yapar gibi çalışır. Fotoğrafçılıkta zamanlama en önemli unsurdur, “Anı yakala” bunu en iyi anlatan slogandır. İyi bir gözlemci, havayı iyi koklar, anlık fotoğrafı daha oluşmadan saniyeler önce hissedip sarılır makinesine. Sokak fotoğrafçılığının en önemli iki unsuru, kompozisyon ve içeriktir. Sokaklar sürprizlerle doludur. Son zamanlarda, sokak fotoğrafında çokça rastladığımız üretilmiş gölge oyunları, siluetler, geometrik dizilişler, minimalist yaklaşımlar, sokağın ruhunu yansıtmaktan uzaktır. Sokak fotoğrafçılığı asla ölmeyecek bir yaşam biçimi, bir iletişim dilidir aynı zamanda.

Işığın Gücü

Fotoğrafta en önemli unsur ışıktır. Zaten ışıkla boyamaktır fotoğraf. İyi bir ışık da içerik de iyi görünür. Sokak fotoğrafçılığının saati olmaz, tüm gün çalışabiliriz fakat ışığın gücünü kullanmak fotoğrafımızı güçlü kılar. İşte tüm bu unsurların tamamını yan yana getirdiğimizde iyi fotoğraflara ulaşırız.

Etiketler: fotoğraf

Yazdır