Makale

Fotoğrafın Gücünü Kanıtlayan 10 Kare

Her an, aslında ölümsüzleşmeyi hak eder. Çünkü zaman geri gelmez. Geçen geçmiştir. Ama bazı anlar var ki onlar tüm insanlığın ortak derdi, ortak mutluluğu, ortak acısı olur. Tarihe kazınır. Çok şükür ki fotoğraf bize bu imkânı tanıyarak, tarihte iz bırakma fırsatı verir. Son yüzyılda tüm dünyada yankı uyandıran, tarihe damgasını vuran 10 fotoğrafı sizler için derledik.

1-      “Napalm Kızı” Nick Ut

1955 – 1975 yılları arasında gerçekleşen Vietnam Savaşı bu fotoğrafla sona erdi denilebilir. O dönem 9 yaşında olan Kim Phuc, Napalm bombasıyla düzenlenen saldırı sonrası korku içerisinde kaçarken görülüyor. Nict Ut tarafından çekilen bu kareden sonra, katliamlara son verilmesi için tüm dünyada çeşitli kampanyalar yürütüldü. Kim Phúc ise fotoğrafta olayın ardından yanıklarından kurtulmak için 17 deri ameliyatı geçirmek zorunda kaldı.

2-     “Öpücük” Robert Doisneau

1950'de yılında Life Dergisi, Rapho Ajans’tan bir fotoğraf ister. Fransa’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki kötü durumunu manipüle etmek için böyle bir algıya ihtiyaç vardır. Robert Doisneau tarafından çekilen bu romantik kare işte tam da istenilen etkiyi bıraktı. Bu siyah beyaz fotoğraf aynı zamanda hümanist fotoğrafçılık hareketinin bir sembolü haline geldi.Fotoğrafçıya özel yaşama tecavüz gerekçesiyle davalar açıldı, fotoğrafta olmayan kişiler dahi hak iddia etmeye başladı. Tüm bunlar Doisneau’yu çok yormuştu. Fotoğrafçının prestiji düşmüş ancak bu fotoğrafın satışları patlamıştı. Doisneau’nun bir orjinalini hediye ettiği fotoğraftaki genç kız Françoise Bornet ise fotoğrafı müzayedede 150 bin Euro’ya sattı.   

3-       “Afgan Kızı” Steve McCurry

1985 yılında National Geographic Dergisi’ne kapak olarak ölümsüzleşen "Afgan kızı" fotoğrafı Haziran 1984'te çekildi. Sharbat Gula isimli genç Afgan kızın portresi, dünyadaki en ünlü fotoğraflardan biri oldu. Bu fotoğrafta Sharbat Gula on iki yaşında ve savaşın ortasında öksüz halde. Oracıkta bitti sanılan hayatı, bir fotoğrafçının deklanşöre bastığı birkaç saniyede değişti. Fotoğrafın dergiye kapak olmasıyla gözler bir anda Afganistan’ın acısına çevrildi. Sharbat’ın bakışlarındaki acı ve korku bütün dünyayı etkiledi.

4-      “Times Meydanı'nda V-J Günü” Alfred Eisenstaedt

İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda Times Meydanı'nda Amerikalı denizci ve hemşirenin  ikonik öpücüğünü fotoğrafçı Alfred Eisenstaedt yakaladı. 14 Ağustos 1945'te Japonya'nın müttefiklere teslim olduğu gün çekilen bu fotoğraf Life Dergisi'nde yayınlandı. Tıpkı Doisneau’nun Öpücük eserinde olduğu gibi birçok kişi fotoğraftakinin kendisi olduğunu iddia etti. Sonunda fotoğraftaki kadının Greta Friedman, denizcinin ise George Mendosa olduğu öğrenildi.

5-      “Omayra Sànchez'in Acısı” Frank Fournier

13 Kasım 1953’te büyük bir dram yaşandı, Kolombiya’da Nevado del Ruiz Yanardağı patlamış, nüfusun yarısı ölmüş, lavlar önüne geçen her şeyi eritmişti. Koca bir şehir yanıp kül olmuştu ama iki çift göz bu olayın simgesi olarak akıllara kazındı. Patlamadan sonra evinin enkazında sıkışan 13 yaşındaki Kolombiyalı Omayra Sanchez, günlerce enkaz altında ve sular içinde kalmıştı. Bu fotoğraf çekildikten kısa bir süre sonra ise hayatını kaybetti.

6-      “Saigon İnfazı” Eddie Adams

Vietnam Savaşı’nda foto muhabirlik yapan Eddie Adams, savaşın zirvesinde birkaç gün Vietnam ordusunu takip etti. Vietnam Ulusal Kurtuluş Cephesi üyesi Nguyễn Văn Lém'in Güney Vietnam Ordusu Generali ve Ulusal Polis Şefi Nguyen Ngoc Loan tarafından infazının gerçekleştirdiği anı yakaladı. Namlunun ucundaki, Saygon bölgesindeki birçok katliamdan sorumluydu. Ama hikâyesi haklı bir sebep gösterse bile bu kare, generalin soğukkanlılığı ve suçlunun ölüm anındaki yüz ifadesiyle akıllardan uzun süre silinmedi.

7-      “Guerrillero Heroico” Alberto Korda

Alberto Korda'nın 1960 yılında çektiği “Kahraman Gerilla” başlıklı Che Guevara portresi, belki de fotoğraf tarihinin en çok kopyalanmış imgesi. Bu ikon fotoğraf, yarım asırdan fazladır düzen karşıtı düşünce ve eylemin simgesi oldu. Bu fotoğraf, 1960 yılında La Coubre'daki patlamaya kurban gidenler için düzenlenen toplu cenaze töreninde çekildi. Fidel'in özel fotoğrafçısı olan Korda, törende konuşmaları dinliyordu. Castro'nun konuşması sırasında birkaç saniye için o muazzam kalabalığa doğru bakan Che belirdi. Gözden kaybolmadan önce Korda, Leica'sı ile iki kare çekebilmişti. Che'nin imgesini giymek insanların onun devrimci ideallerini benimsemesinin bir yolu olarak görüldü. Bu bağlamda Che imgesi, başkaldıran bir tarzın işareti haline geldi. Bu fotoğraf Maryland Sanat Enstitüsü tarafından dünyanın en ünlü fotoğrafı ilan edildi.

8-      “Düşen Adam” Richard Drew

11 Eylül saldırısı deyince akıllara en çok uçaklar ve yanan yıkılan kule görüntüleri gelir. Ancak bu kare, olayın bambaşka bir yüzünü gösteriyor. 11 Eylül 2001 saldırısından sonra Richard Drew tarafından çekilen bu fotoğraf, yıkılmaya başlayan gökdelenlerden kaçmak isteyen meçhul bir adamın kendisini aşağıya attığı sırada çekilmiştir. Bu fotoğraf kaçışın bir sembolü oldu adeta!

Düşen Adam’ın kimliği ve ona ne olduğu hala bilinmiyor ancak onun gerçek gücü de buradan geliyor. Sonsuza kadar askıya alınmış biri gibi…

9-      “Yanan Keşiş” Malcolm Browne

11 Haziran 1963’te keşiş Thich Quang Duc, Güney Vietnam Hükümeti’nin din adamlarına yaptığı baskıyı protesto etmek amacıyla Saigon’un işlek bir caddesinde yere oturup iki öğrencisinin üzerine döktüğü benzinle kendisini yaktı. Kendini yakan bir insanı bu fotoğraftakinden ayıran ise keşişin yanarken hiç kıpırdamaması oldu. Tıbben bir insanın yanarken kıpırdamaması mümkün değildir. Ancak trans durumuna geçerseniz bu mümkün olabilir. Budist rahibin kendini yakma anı yüzyılın fotoğraflarından biri olarak tarihte yerini almıştır. Monk'un Yanışı olarak da bilinen bu fotoğraf direnişin sembolü hâline geldi. Malcolm Browne ise 1963'ta olay yerinde bulunan tek Batılı gazeteciydi ve tarihe damgasını vuracak fotoğrafı çekmeyi başarmıştı.

10-      “Akbaba ve Küçük Kız” Kevin Carter

Dünyanın en ünlü fotoğrafları arasına giren bu kare, uzun süre tartışmalara neden oldu. Genç fotoğrafçı Kevin Carter, Güney Sudan'daki kıtlık ve zorluklara tanıklık etmeye çalışıyordu. 1994'te zayıflıktan ölmek üzere olan küçük kız çocuğu ile yakınında tüneyen akbabayı fotoğraflamıştı. Bu ânı fotoğrafladıktan sonra akbaba kaçmış, Carter ise küçük kızı oracıkta bırakmıştı. Çünkü bulaşıcı hastalıklar nedeniyle yerli halka dokunmamaları tembihlenmişti. Yoğun eleştirilere maruz kalan Carter, yardım görevlisi olmadığını söyleyerek kendisini savundu. Ancak bu olaydan sonra ağır depresyona giren fotoğrafçı, egzoz verdiği kamyonetinin içinde walkmen ile müzik dinleyerek intihar etti. Bu fotoğraf ise yardım örgütlerine büyük miktarda maddi kaynak sağladı.

Etiketler: fotoğraf

Yazdır